Cüneyt Sadıç : Seyyah-ı Alem 29/Mayıs/2018
Okullar haftaya kapanıyor, üniversitelerdeyse son sınavlar var. Şeker Bayramı’na da sayılı günler kaldı. Kıssadan hisse, herkesin dört gözle beklediği yaz tatili için geri sayım başladı. Döviz kurlarını görüp, “Yurt içinde nereye gidelim?” diye soranların sayısına bakarsak, bu yaz tercihlerin ağırlıklı olarak ülkemiz sınırları arasında kalacağını söylemek mümkün.
Uzun zamandır henüz doğası ve kültürü bozulmamış, fiyatları makul, insanı misafirperver, hem kültür ve tarih avcılarına hem de kum, deniz, güneş tutkunlarına hitap edebilecek bir yer arayışı içindeyken; geçtiğimiz günlerde bizim üniversitenin turist rehberliği bölümü mezunlarından Mustafa Kemal Vardar ile konuştum. Başarılı rehberlik hayatından sonra şimdi de Pronto’nun kültür turları müdürü olarak güzel programlara imza atıyor. Ona da “Sence neresi?” diye sorunca, “Gökçeada” dedi. Geçtiğimiz hafta da arayıp, “Hocam, biz dostlarla Gökçeada’ya kaçıyoruz, vaktin varsa sen de gel” deyince, hem hep beraber dünyanın ilk ‘Cittaslow’ adası Gökçeada’yı keşfettik, hem de yeni dostlar edindik. Çok güldük, çok eğlendik ve bu yaz gidilecek yerin kesinlikle Gökçeada olduğu konusunda anlaştık.
Namıdiğer İmroz
Türkiye’nin en büyük adası ve aynı zamanda en batı noktası İmroz, tarih boyunca güneşin en güzel kavuştuğu yer aynı zamanda… Truva Savaşı’nda Truvalıları destekleyen İmroz’un adı, Homeros’un kaleme aldığı ‘İlyada Destanı’nda da geçer. İmroz ve Samothraki Adaları arasında, Akhilleus’un annesi Thetis’in sarayı, İmroz ile Tenedos arasındaysa Poseidon’un muhteşem atlarının ahırları olduğu anlatılır Yunan mitolojisinde…
“İmroz ne demek?” derseniz, Luwice’deki ‘İmaura’ sözcüğünden türediği ve ‘çorak topraklardaki bereket tanrısı’ anlamına geldiğine inanılıyor.
Nerelere gidelim?
Öncelikle taş kaplı yolları, kahveleri, kiliseleri ve çamaşırhaneleriyle Zeytinli, Tepeköy, Dereköy ya da Bademli gibi koruma altına alınmış eski Rum köylerine gidin… Özellikle Zeytinli Köyü, restore edilmiş evleri, birbirinden şirin kafeleri, çiçekleri ve dekorasyonuyla film karesinden çıkmış gibi…
Ada’nın en eski kiliselerinden Agios Georgios’un da burada bulunduğunu ve Ortodoksların ruhani lideri İstanbul Rum Ortodoks Patriği I. Bartholomeos’un memleketi olduğunu da ekleyelim. Bir de muhteşem manzarasıyla unutulmaması gereken Kaleköy var.
“Kum ve deniz” diyenlerin tercihi, Ada’nın gözde plajları Aydıncık ve Kefaloz. Kitesurf yapanların tercihi Kefaloz’ken, 1 km.’den fazla uzunluğu ve altın rengi kumsalıyla Aydıncık, Ada’nın en çok tercih edilen plajı. Şifalı çamur banyosuyla meşhur Tuz Gölü de bu bölgede.
Ada içi ulaşım
Öncelikle yürüyerek gezmeyi aklınızdan çıkarın. Burası biraz büyük bir ada. Köylere ve plajlara toplu taşıma ya da taksiyle ulaşmak, Ada’da araç kiralamak mümkün olsa da, en rahatı bir tur ya da kendi aracınızla gitmek.
Ne yiyelim?
Ada’da birbirinden güzel lokantalar var. Ama kesinlikle Arek’in Zeytinliköy’deki Son Vapur’u listenize ekleyin .